III. GIYÂSEDDIN KEYHÜSREV (1266-1284)
Kiliç Arslan'in bu feci akibeti üzerine 6-10 yaslarinda bulunan oglu Giyaseddin Keyhüsrev tahta çikarildi. Kadi Nureddin ile Üstadü'd-Dâr Eminüddin Isfahanî onun egitimiyle görevlendirildi. Muineddin Pervâne emîr olarak devletin önemli makamlarina kendi adamlarini getirmisti. Ancak vezir Fahreddin Ali (Sahib Ata) makamini muhafaza ediyordu. Bir müddet sonra Pervâne'nin adamlari onu da gözden düsürmek için çalismaya basladlar. Kirim'da yasayan Izzeddin Keykâvus'un Fahreddin Ali'ye yazdigi mektup vezirin aleyhine bir koz olarak kullanildi. Izzeddin Keykâvus Sugdak'tan gönderdigi mektubunda gurbet hayatinin sikintilarindan ve vatan hasretinden bahsediyor ve yardim istiyordu. Fahreddin Ali de bu mektubu Muineddin'e göstererek fikrini sormus, Muineddin, Irak Selçuklu sultani Tugrul'un da son günlerinde Ahlat Sah'a bir mektup gönderip yardim istedigini ancak onun cimrilik edip göndermedigini, kendisine yazilmis olsa böyle bir yardimda bulunmaktan çekinmeyecegini ifade etmisti. Fahreddin Ali de bu görüsmeden sonra Izzeddin Keykâvus'a bir miktar yardim göndermisti (1271).
Muîneddin Pervane vezirin bu iyi niyetli davranisini onun aleyhinde çalismak için bir firsat kabul etti. Önce oglu Taceddin Hüseyin'i bir ziyafette tevkif ettirdi. Daha sonra da vezir Fahreddin Ali'yi eski sultan Izzeddin Keykavus ile isbirligi yapmakla suçlayarak onu da Emîr-i dâd Eminüddin'in evinde tutuklatdi. Vezir, Muineddin Pervane'ye "Izzeddin Keykâvus bütün ülkenin hükümdari ve ikimizin de efendisiydi. Bana bir mektup yazarak durumunu bildirdi. Ben de seni haberdar ederek ona bir miktar yardimda bulundum. Bütün suçum bundan ibarettir" dediyse de hapsedilmekten kurtulamadi. Vezirin küçük oglu bir firsatini bulup Tebriz'e kaçti ve durumu Abaka Han'a anlatti ve getirdigi yarlig ile babasini kurtardi.
Muineddin Pervane damadi Erzincanli Mecdeddin Mehmed'i vezir tayin ettigi gibi diger makamlara da atamalar yapti. Eski vezir Fahreddin Ali 1274'te hapishaneden çikinca bazi hayir müesseseleri ve vakiflarla mesgul oldu. Fakat aleyhindeki dedikodularin ardi arkasi kesilmeyince Tebriz'e gidip durumu Abaka Han'a arzetmek zorunda kaldi. Izzeddin Keykâvus ile iliskilerinin sadece insanî düsüncelerden ileri geldigini ve siyasî hiçbir maksadi olmadigini ispat etti. Neticede kendisi vezirlik makamina iade edildigi gibi ogullarini da subasi olarak çesitli vilayetlere tayin ettirdi. Bunun karsiliginda Abaka Han'a her yil 2000 balis (bir bâlis gümüs 75 dinar karsiligindaydi) para, Anadolu'dan Mogollara gönderilecekti. Vergi ve hediyeleri tasimak için de 700 at tahsisi kararlastirilmisti.
Fahreddin Ali Anadolu Selçuklu Devleti'ne büyük hizmetlerde bulunmus bir devlet adami idi. Yaptirdigi hayir müesseseseleriyle o sadece Türkiye'de degil bütün Islâm dünyasinda da hakli bir söhrete kavusmustu. Özellikle, Konya, kayseri ve Sivas'ta olmak üzere insa ettirdigi ve vakfeyledigi cami, medrese, kervansaray ve zaviyeler birer sanat eseri olarak günümüze kadar gelebilmistir. Bundan dolayi Ebu'l-Hayrat lâkabiyla taninmis ve Sahib Ata olarak meshur olmustur. Evladlari ve ahfadi Sahib Ata ogullari adiyla Afyon Karahisar'da hüküm sürmüslerdir.
Fahreddin Ali'nin Abaka Han nezdinde kazandigi itibar Muineddin Pervane'ye duyulan itimadin sarsilmasina sebep oldu. Pervane devlet içinde mutlak otorite tesis etmek maksadiyle Mogollara yaranmaya çalisirken rakip gördügü ve ortadan kaldirmak istedigi devlet adamlarini çogu zaman Memlûk sultani Baybars ve eski Selçuklu hükümdari Izzeddin Keykâvus ile isbirligi yapmakla suçlardi. Ancak, Mogollar artik kendisi hakkinda tereddütler beslemeye baslayinca bu defa Baybars'a gizlice mektup gönderip Mogollari Anadolu'dan çikarmak için onunla isbirligine hazir oldugunu bildiriyordu. Fakat Abaka Han, Pervane'nin istegine uyarak Acay ve Samagar Noyan'lari Anadolu'dan geri çekince Baybars ile giristigi temaslari kesti.
Abaka Han bu anlasmazliklari görüsmek üzere Muineddin Pervane ile birlikte Mogol kumandanlarini da huzuruna çagirdi. Ayrica ogluyla evlendirmek üzere Kiliç Arslan'in kizi Selçukî Hatun'u da getirmelerini istedi. Bu emir üzerine gelin alayiyla beraber Tebriz'e giden Pervane Abaka Han'in huzuruna çikarak ona sadakatini arzetti ve bazi noyanlarin zulümlerinden halkin sikayetçi oldugunu söyledi. Abaka eski noyanlari çekip Toku Noyan baskanliginda bir grubu Anadolu'ya gönderdi ve bütün Selçuklu beylerinin Toku Noyan'in emrinde oldugunu söyledi.
Muineddin Pervane'nin Tebriz'e gittigi tarihlerde vuku bulan en önemli olay Hatirogullarinin Mogollara karsi cihad bayragini açmalari ve Memlûk sultani Baybars'a haber gönderip onu Anadolu'ya davet etmeleriydi. Hatiroglu Serefeddin 1276'da Kayseri'ye vardi, orada ileri gelen Türk beyleriyle görüsüp onlari Mogollara karsi harekete geçmeye zorladi ve Baybars'in yetismekte oldugunu haber verdi. Sultan Giyaseddin Keyhüsrev ile bazi Selçuklu emirlerini de Nigde'ye götürdü. Bütün vilâyetlere fetihnâmeler gönderen Hatiroglu Serefeddin, Sultan Giyaseddin ile birlikte Islâm mücahidi Baybars'i karsilamak için yola koyulduklarini, Memlûk askerlerinin Elbistan'da karsilastiklari Tatarlari bozguna ugrattiklarini bildiriyordu.
Öte yandan Muineddin Pervane ile Toku Noyan yanindaki beylerle 1276 güz mevsiminde Anadolu'ya döndüler. Sivas'tan Kayseri-Haleb kervan yolu üzerindeki Yabanlu pazarina oradan da Elbistan ve Nigde'ye geçtiler. Hatiroglu Serefeddin 4000 kisilik bir kuvvetle bunlarin üzerine yürümek istediyse de arkadaslari onu vazgeçirdiler. Ulukisla kalesine siginan Serefeddin yakalanip Pervane'ye gönderildi. Mogol beyleri tarafindan yargilanarak idam edildi.
Seyfeddin Toruntay ise Mogol beylerine pek çok hediye takdim ederek öldürülmekten kurtuldu. Fakat isyanda önemli rol oynayan Emîr-i Sikâs kilavuzoglu Seyfeddin, Alemüddin Sencer ve daha birçok Türkmen beyi idama mahkûm edildi. Bu isyandan sonra Mogollarin artik Selçuklu Türklerine güveni kalmadi. Onlarin kendilerine karsi müslüman Memlûklerle isbirligi yapacaklarina kesin olarak inaniyorlardi. Bundan dolayi noyanlar Selçuklu kumandan ve devlet adamlarini kontrol altinda tutmak için 1276-1277 kis aylarini Anadolu'da geçirdiler.
BAYBARS'IN KAYSERI SEFERI
Memlûk sultani Baybars Mogollarin giderek artan zulüm ve baskilarindan rahatsiz olan Selçuklu kumandan ve devlet adamlarindan özellikle Pervane'den aldigi davet mektubu üzerine Mogollara karsi bir sefer tertiplemek ihtiyacini hissetti. Çünkü müslüman Anadolu halkindan gelen yardim istekleri onun adeta bir kurtarici gibi beklendigini açikça ortaya koyuyordu. Bu davet Mogollar karsisinda kazandigi zaferlerle bir Islâm müceddidi olarak kabul edilen Baybars ile cihan hakimiyeti pesinde kosan Ilhanli hükümdari Abaka Han'i karsi karsiya getiriyordu. Abaka Han 1269 (667) tarihli mektubunda "Sen Sivas'ta satin alinmis bir kölesin. Nasil benim gibi bir dünya hükümdarina karsi çikabilirsin" diye hakaretler yagdirdigi Memlûk sultani Baybars'in Aynicâlut'ta Mogollari ilk defa bozguna ugratan kumandan oldugunu unutmus görünüyordu. Sultan Baybars Mogollarla Anadolu'da tekrar hesaplasmak istiyordu. Ancak ülkesinden çok uzak bir mesafede onlarla savasa girebilmesi için Selçuklularin destek ve yardimina muhtaçti. Bu bakimdan ancak Muîneddin Pervâne ile gizlice anlastiktan sonra yola çikti ve Haleb'de ordusunu topladi. 1277 yili Nisan ayinda (675 Zilkade) Antep'e ulasti. Buradan tarihi kervan yolunu takip ederek Göynük ve Göksu üzerinden Akça Derbend'e kadar geldi. Bölgedeki Ermeniler Memlûk ordusunun yaklasmakta oldugunu Toku ve Tudavun adli noyanlara bildirdi. Bunun üzerine Muineddin Pervane'nin emrindeki Selçuklu ordusuyla Mogol askerleri Kayseri'de toplanarak yola çiktilar. Nigde'de beklemekte olan Mogol birlikleri de onlarla ayni istikamette harekete geçti. Memlûk öncü kuvvetleri kumandani Sungur, 3000 kisilik Mogol öncü birligini maglup edip esir aldi. Daha sonra taraflar Elbistan ovasinda karsi karsiya geldiler. Mogollar Anadolu askerlerinin Memlûklere iltihak etmesinden endise ettigi için onlari kenarda tutup Ermeni ve Gürcüleri ileri hatta sevkediyorlardi. Çok çetin geçen savas Mogol ordusunun yenilgisiyle sonuçlandi. Yaklasik 700 Mogol askeri öldürüldü. Selçuklu ordusuna mensup bazi askerler Memlûk saflarina geçtiler. Pervane'nin oglu Muhezebüddin Ali, damadi Mecdeddin Muhammed'in kardesi Kutbeddin Mahmud, Sivas subasisi Sungurca, Emir-i dâd Seyfeddin, Ârizu'l-Ceys Kemaleddin, Müsrif Zahireddin, baskadi Hüsameddin, Malatya hekimi Residüddin'in ogullari ve daha birçok devlet adami ve kumandan Mogollara karsi duyduklari nefretle müslüman Mem-lûk ordusuna katilmislardi. Memlûk kuvvetlerinin zafer kazanmasi üzerine Muineddin Pervâne Kayseri'ye kaçti (12 Zilhicce 675/12 Temmuz 1277). Burada Mogollar'in kendilerinden intikam alacaklari endisesiyle Giyaseddin Keyhüsrev, vezir Fahreddin Ali, Atabeg Mecdeddin Muhammed, Müstevfi Celâleddin Mahmud ve diger devlet adamlarini Tokat'a götürdü.
Memlûk sultani Baybars kazanilan zaferden sonra öncü birlikleri kumandani olan Sungur el-Eskar'i Mogol askerlerini takip etmekle görevlendirdi. Kayseri halkina eman verdigini bildirdi ve askerlerin para karsiliginda alis veris yapabilmeleri için çarsi ve pazar yerlerinin açik bulundurulmasini istedi. Baybars yol boyunca halkin coskun sevinç gösterileriyle karsilandi. Kayseri sehrinin ileri gelenleri, âlimleri, tüccarlari ve halki da onu tekbir sesleriyle karsladilar. Sultan cuma günü, basinda çetr oldugu halde sehre girdi ve Selçuklu tahtina oturdu. Kadilar, sûfiler ve beyler huzura çikip tahti öptüler. Sultan burada cuma namazini kildi. Adina hutbe okundu ve para basildi.
Sultan Baybars Kayseri'de bulundugu sirada Karamanoglu Mehmed Bey de itaat arzetti. Sultan da Ermenek ve Larende (Karaman)'den sahile kadar uzanan topraklari Karamanogullarina verdi. Muineddin Pervane de Sultana elçi gönderip itaatini bildirdi. Bunun üzerine Baybars da onu Kayseri'ye davet ederek makaminin basina geçmesini istedi. Fakat Pervane durumdan emin olmadigi için hem Abaka Han'a hem de Sultan Baybars'a baglilik göstermeye çalisiyordu. Sultan Selçuklu devlet adamlarinda Mogollarla ugrasacak cesaret göremedigi için Kayseri'de uzun süre kalmanin halk ve askerleri açisindan doguracagi tehlikeleri düsünerek yaklasik 10 gün sonra sehri terketmeye karar verdi. Seyfeddin Çalis'i Kayseri valisi tayin ettikten sonra da buradan ayrildi. Bu sirada Giyaseddin Keyhüsrev ile Pervane kendisine elçi göndererek bir süre daha kalmasini istediler, ancak sultan samimiyetsizliklerini gördügü için elçiyi azarladi ve Pervane'ye "Anadolu'yu ve yollarini ögrendik. Biz buraya Selçuklu tahtini ele geçirmek niyetiyle gelmedik. Tahtimiz ve Kudüs'ün fethi bize yeter" diye haber gönderip üzüntü ve öfkesini ifade ettikten sonra savasa katilan Selçuklu beylerini de yanina alarak Kizilsu, Karacahisar, Yabanlu pazari, Elbistan, Akçaderbend, Göksu, Göynük ve Maras yoluyla Haleb'e gitti. Sultan Baybars'in Anadolu halkinin Mogol zulmünden kurtulmasi için büyük bir firsat olan bu seferinden de Muineddin Pervane'nin kararsiz tutumu yüzünden netice alinamamis ve Mogol zulüm ve tahakkümü devam etmistir.