TÜRKİYE'NİN GİZLİ CENNETLERİ: GÜNEYDOĞU ANADOLUDinlerin, Dillerin ve Kültürlerin Kol Kola Olduğu Güneydoğu Anadolu, Keşfedilmeyi Bekliyor.
ŞIRNAKHABER- cnn- Tarihte 33 medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır"da kolayca ulaşılan ve görülmesi gereken yerlerden biri Ulucami. Mar Toma Kilisesi'nin üzerine inşa edilen Diyarbakır Ulucami, Roma döneminden kalan devşirme taş malzemelerin kullanımı ile Selçuklu, Artuklu, İnaloğulları ve Osmanlı dönemindeki eklemelerle pek çok dönem ve kültürün özelliklerini yansıtıyor.
Anadolu'nun ilk camisi olma özelliğini de taşıyan Ulucami'de, bilgin El Cezire'nin yaptığı güneş saati de yer alıyor. Zengin bir kültürü barındıran kentte, Hz. Süleyman-Nasırıye Cami, Anadolu'daki ilk tıp eğitim merkezlerinden biri olan Mesudiye Medresesi, kiliseler, hanlar, köşkler, tarihi sokaklar ve evler ile ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın evi de görülebilir.
Kuruluşu kesin olarak bilinmeyen kentin kalesi, MS 349 yılında Roma İmparatoru II. Constantius zamanında onarılmış ve etrafı surlarla çevrilmiş. Kenti çevreleyen surların üzeri, 33 uygarlığın izlerini taşıyan oyma, kabartma motifler ve yazıtlarla bezeli. Sönmüş bir volkan olan Karacadağ'dan çıkan bazalt taşlarla yapıldığı için bozulmadan günümüze gelebilen Diyarbakır Surlarını, kent merkezine yaklaşık 20 dakika mesafedeki tarihi Keçi Burcu'nun üzerinden izlemek mümkün. Diyarbakır'dan 3 kilometre uzaklıktaki hakim bir tepeye kurulu tarihi Erdebil Köşkünü gezen ziyaretçiler, Ongözlü Köprü ve altından akan Dicle Nehri, karşısında Kırklar Dağı ve bütün ihtişamıyla tarihi Diyarbakır Surlarını izleyebilir, bir yandan da yöreye özgü yemeklerin tadına bakabilirler. Eski Diyarbakır olarak tanımlanan Sur beldesinde, içinde 15. yüzyılda yapılan Şeyh Matar Cami, hemen karşısındaki 19. yüzyıla ait Mor Petyum Keldani Kilisesi ve Ermeni Surp Gregos Kilisesi, 16. yüzyıla ait havra, Osmanlılara ait Paşa Hamamı ile kentin geleneksel sivil mimari örneklerini yansıtan tarihi evlerin bir arada bulunduğu, çan ve ezan seslerinin birbirine karıştığı Yenikapı Sokağı hoşgörü örneğini yansıtır. Diyarbakır'a 60 kilometre uzaklıktaki Ergani ilçesi yakınlarında Çayönü, göçebelikten yerleşik yaşantıya, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilen neolitik devrin izlerini taşır. Çayönü Tepesi, günümüzden 10 bin yıl önceye tarihlenmesiyle sadece bölge tarihine değil, dünya uygarlık tarihine de ışık tutar. Eğil-Silvan yakınlarındaki Hassun, Ergani yakınlarındaki Hilar mağaraları da görülmeye değer eserler arasında. Kentin güneyindeki Dicle Vadisi'nin hakim bir noktasında bulunan Atatürk Köşkü'ne Gazi veya Seman Köşkü de denilir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 2. Ordu Komutanı olarak Diyarbakır'a geldiği zaman kaldığı köşkte Atatürk'ün, kullandığı eşyalar bulunur. 1937 yılında Diyarbakır Belediyesince alınan köşk, Atatürk'e armağan edilmiş. Kentte gelen konukların hayranlıkla izlediği köşk, mutlaka görülmesi gereken mekanlardan biri.
MARDİN'DE TARİHİ YERLER
Tarih boyunca aralarında Sümerler, Akadlar, Babil, Hitit, Asur, Urartu, Roma, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılara ev sahipliği yapan Mardin'in daracık sokaklarında yürürken her an tarihi bir yapıyla karşılaşmak mümkün. Kente gelen ziyaretçileri 600 yıllık Kırklar Kilisesi karşılar. Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Artuklu dönemine ait 13. yüzyıl yapısı Latifiye Camisi, Zinciriye Medresesi ile 1. Cadde'de ustaların maharetli ellerinden çıkan telkari gümüş çalışmaları görülmeye değer. Ayrıca 1. Cadde'de 200 yıllık ve hala postane binası olarak kullanılan tarihi yapı, hemen karşısında Şehidiye Medresesi, Hz. Muhammed'in ayak izinin bulunduğu Sıttiradviye Medresesi, Ulu Cami Mahallesi'ndeki Ulu Cami ve Deyrulzafaran Manastırı, Mardin'e gelen konukların mutlaka görmeleri gereken yerler arasında. Mardin'den 30 kilometre uzaklıkta, dünyanın ilk baraj kalıntılarının bulunduğu Dara Harabeleri ile kent merkezindeki 13. yüzyıla ait Kasımiye Medresesi'nde tarihle iç içe gün batımının doyumsuz tadına varılabiliyor. Midyat ilçesinin 23 kilometre güneydoğusundaki Mor Gabriel Deyrulumur Manastırı da dünyada üçüncü büyük manastır olarak tarihi boyunca yaşadıklarını konuklarına adeta fısıldıyor. Mardin gezisinde kısa bir mola ve yöresel yemeklerin tadımı için tarihi Cercis Murat Konağı ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Mardin'e özgü taş mimariinin örneklerini sunan Erdoba Konakları'nda da kaburga, içli köfte, ıkbebet (haşlanmış içli köfte), incasiye (erik yahnisi) ve peynir helvası yenilebilir, Süryani şarabı tadılabilir. Rıdo Kebap Evi'nde ise özel bıçakla yapılmış Mardin Kebabı'nın tadına bakılabilir.
HASANKEYF
Batman'a 35 kilometre mesafedeki Dicle Nehri kıyısındaki Hasankeyf, mutlaka görülmesi gereken bir yer. Bir zamanların ilim ve kültür merkezi Hasankeyf'te MS 4. yüzyılda kurulan kale ise Diyarbakır çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Konstantinos'un bölgeyi korumak amacıyla inşa ettirdiği iki sınır kalesinden biri.
ŞIRNAK"IN CİZRE İLÇESİ
Şırnak'ın Cizre ilçesi bulunan Hz. Nuh Türbesi, Mem-u Zin Türbesi, İsmail Ebul–İz Müzesi de görülmesi gereken yerler arasında. . Siirt'te de Ziyaret beldesindeki Veysel Karani Türbesi ile Aydınlar ilçesindeki İbrahim Hakkı Hazretleri Türbesi, mutlaka görülmesi gereken iki mekan.
KİLİS
Bir zamanlar Evliya Çelebi'nin de yolunun düştüğü Kilis, yerli ve yabancı turistleri ağırlamayı bekliyor. MÖ 3500-3000'e kadar uzanan tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kilis, kültür ve inanç turizminin önemli merkezleri arasında yer alıyor.
Kabaltlarının bulunduğu dar sokakları dolaşmanın, tarihe ışık tutan taş evleri ve hamamları gezmenin, yüzyıllardır akan kastellerden su içmenin, Hz. Ömer döneminde İslam topraklarına katılan kentte ibadethane ve mevlevihanede huzura varmanın, İslam büyüklerinin türbelerini ziyaret etmenin ayrıcalığını yaşamak isteyenler Kilis'i mutlaka ziyaret etmeli.
Kent merkezine 24 kilometre uzaklıktaki Ravanda Kalesi ile Kurukastel Ören Yeri, Ağcakent Ören Yeri, Polateli ilçesindeki anıt mezarı, Topdağı köyündeki kaya mezarları, Çatalhöyük, Şeyh Mahsur Türbesi, Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi, Küt Küt Dede Türbesi, Ulu Cami, Akcurun Cami, Ali Çavuş Cami, Hoca Hamamı, Paşa Hamamı, Salih Ağa Kasteli, Fellah Kasteli, Nemika Kasteli, Neşet Efendi Konağı, Ahmet Bey Konağı gezilebilecek yerlerden sadece birkaçı.
Kilis'e gelip de yöre mutfağıyla tanışmamak olmaz tabii. Kendine has yemekleri ve tatlılarıyla zengin mutfak kültürüne sahip olan Kilis'te, acir dolması, şıhıl mahşe, oruk, kübbülmüşviyye, ekşili malhıta, köllük aşı, lebeniye, otlu aşı, keşkek, Kilis tavası, yemeklerinin üzerine yiyeceğiniz gerebiç, katmer, belluriye, cennet çamuru, künefe tatlılarının tadı, uzun zaman damağınızda kalacak.
ADIYAMAN
Planlı Mağarası'nda yapılan araştırmalar, Adıyaman'ın tarihinin 40 bin yıl öncesine dayandığını gösteriyor. Özellikle, Kommagene Krallığı'na ait dev tanrı heykellerinin bulunduğu Nemrut Dağı, yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.
Adıyaman'a gelen turistler kültür ve inanç turizmi için en önemli bir merkez olan Nemrut Dağı'nın yanı sıra Adıyaman Kalesi, Kahta Kalesi, Perre Antik Kenti, Mor Petrus Mor Paulos Kilisesi, Ulu Cami, Mahmut Ensari Türbesi, Oturakçı Pazarı, Adıyaman Müzesi, Oturakçı Pazarı, Tuz Hanı gibi yerleri gezebilir. Kent merkezindeki Mor Petrus Kilisesi'ne gelen turistler, pazar günleri yapılan ayini de izleyebilir. Gölbaşı ilçesi sınırlarınında bulunan ve 40 bin kuşa ev sahipliği yapan Gölbaşı Doğal Milli Parkı, Besni ilçesi yakınlarındaki eski Besni ören yeri de önemli mekanlar arasında. Turistler Nemrut Dağı'ndan güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek için geldikleri Adıyaman'da, her türlü kebap ve tatlı çeşidinin yanı sıra yöresel yemekler olan Adıyaman tavası, peynirli ekmek, peynir helvası, şıllık tatlısı gibi yöresel yemekleri de tadabilirler. Yerli ve yabancı turistler, kentten ayrılırken özelikle Gölbaşı Caddesi'nde bulunan Kadınlar Çarşısı'nda genç kızlar tarafından yapılan yöresel kıyafetlerin giydirildiği besi bebek ve değişik el ürünleri olmak üzere, Nemrut heykelciklerinden alabilirler.
ŞANLIURFA
Şanlıurfa Dünyanın en eski, Türkiye'nin de tarih ve kültür turizmi açısından en önemli merkezlerinden birisidir. GAP turları kapsamında ziyaret edilen Şanlıurfa'ya, Gaziantep yönünden gelen turistler, ilin girişinde "Fırat'ın incisi" Birecik ilçesi karşılıyor. Karasal iklimin hakim sürdüğü bölgeye gelenler, burada kendilerini sahil kentindeymiş gibi hissedebiliyor. Fırat Nehri üzerindeki yarım asırlık Birecik Köprüsü'nden geçen ziyaretçiler, burada verecekleri molada, Fırat Nehri'nin kenarındaki lokantalarda nehrin balıklarından tadabilir. Yemeğin ardından ilçe merkezinin kuzeyinde, nesli tükenmekte olan ve dünyada sadece Nil Nehri ve bu bölgede koloni halinde yaşayabilen kelaynak kuşlarının bulunduğu Kelaynak Üretme İstasyonu'nu gezen tatilciler, Birecik'e yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Birecik Barajı'nda, bir bölümü su altında kalan Halfeti ilçesine geçebilir. Burada tekneyle geçilecek, İncil'in bir nüshasının yazıldığı yer olarak bilinen Rumkale, görülebilecek önemli yerler arasında bulunuyor.İki ilçedeki bir günlük ziyaretin ardından konaklamak için Halfeti'ye 120 kilometre uzaklıktaki Şanlıurfa kent merkezine geçen turistlerin ertesi gün de kentin simgesi tarihi Balıklıgöl'ü muhakkak ziyaret etmeleri gerekir. Burada 3 dinin atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim'in doğduğu mağara ve zamanın zalim kralı Nemrut tarafından ateşe atıldığı gölü ziyaretinin ardından, yine Hz. İbrahim'in atıldığı mancınıkların bulunduğu yer olarak kabul edilen tarihi Urfa Kalesi'ne çıkarak kenti seyredebilir, kalenin eteklerinde bulunan Çift Mağara'da "Mırra" ya da kendine has lezzetiyle Menengüç kahvesini yudumlayarak, yorgunluk atabilirler. El sanatları ürünlerinde alternatifi bol olan tarihi çarşıların gezilebileceği Şanlıurfa'da, fasıllar halinde yöresel müziklerin sunulduğu sıra gecelerine katılıp, içli köfte ve çiğ köfte gibi çeşitli yöresel yemeklerin tadına varılabilir. Türkiye'nin en geniş koleksiyonlarından birine sahip Şanlıurfa Müzesi ve Haleplibahçe Mozaikleri'nin yanı sıra, merkezden 18 kilometre uzaklıktaki, insanlık tarihinin en eski tapınaklarının bulunduğu Göbeklitepe'yi gezen tatilciler, kent merkezindeki ziyaretlerinin ardından Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden Atatürk Barajı'nı görmeden kentten ayrılmamalılar. Tatilciler, konik kubbeli evleri ve farklı mimarisiyle dikkati çeken Harran ilçesini de görmeli. Halk mimarisinin ürünü olan konik kubbeli evlerinin geçmişi 150-200 yıl öncesine dayanıyor. Dünyanın ilk İslam üniversitesinin kalıntılarının bulunduğu ilçede, rasathane, Emeviler döneminden kalma Ulu Cami, misafirleri farklı tarihlere taşıyor.İlçe merkezinin ardından buraya 15 kilometre uzaklıktaki Şuayp Peygamberin yaşadığı "Şuayp Şehri" ile ardından Hz. Musa'nın çobanlık yaptığı ve tarihi kuyusunun bulunduğu rivayet edilen Soğmatar da görülmesi gereken yerlerden. Mardin-Şanlıurfa karayolunda yolculuğa devam eden tatilciler, Şanlıurfa'ya 90 kilometre uzaklıktaki Viranşehir ilçesine varmadan, Eyyüp Peygamber'in makamının bulunduğu ve aynı adı taşıyan beldeyi de görebilir.
ZEUGMA'NIN İZİNDE GAZİANTEP
Gaziantep, eşsiz güzellikteki tarihi yapıları ve metropol görünümüyle turistleri bekliyor. Anadolu'nun ilk yerleşim alanlarından birisi olan Gaziantep, tarihten günümüze pek çok medeniyetten izler taşıyor. Gaziantep'e gelenlerin ilk olarak ziyaret etmesi gereken yer, Zeugma Antik Kenti. Nizip ilçesindeki Birecik Baraj Gölü kıyısındaki antik kent, GAP kapsamında Birecik Barajı'nda su tutulmaya başlamasıyla sular altında kalma riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Bir kısmı sular altında kalacak kentteki eserlerden bazıları, Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ne taşındı. Bu eserlerin arasında, Mars heykeli, "Zeugma" denince herkesin gözünde canlanan mozaikler ve duvar resimleri bulunuyor. Gaziantep demek sadece "Zeugma" demek de değil. Gaziantep'in 10 kilometre kuzeybatısında, bugünkü Dülük köyündeki Dülük Antik Kenti de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Antik kentteki kazılarda 500-600 bin yıl öncesine ait buluntulara rastlandı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizler ve Fransızlar tarafından işgal edilen Gaziantep ve yöresi, akıllara durgunluk veren savunması ve eşsiz kahramanlığı ile bütün dünyada hayranlık uyandırdı.
changeTarget(document.getElementById("news_content"))