BAYRAK FM FORUM
Sanal alenim yükselen sesi Bayrak~fm'e hosgeldiniz
BAYRAK FM FORUM
Sanal alenim yükselen sesi Bayrak~fm'e hosgeldiniz
BAYRAK FM FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Vatan ve bayrak severlerin sesi Bayrak~fm
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Türkiye’nin gizli cennetleri: Ege-2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
cCc ASİLKURTcCc

cCc ASİLKURTcCc


Mesaj Sayısı : 814
Kayıt tarihi : 27/05/09

Türkiye’nin gizli cennetleri: Ege-2 Empty
MesajKonu: Türkiye’nin gizli cennetleri: Ege-2   Türkiye’nin gizli cennetleri: Ege-2 Icon_minitimeCuma Tem. 03, 2009 12:57 pm


  • -AYDIN-

Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Aydın, tatil yörelerine gitmek isteyenlerin geçiş noktasında olmasıyla dikkati çekiyor. Tarih sayfalarına ”Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” sözüyle geçen Aydın, verimli topraklarının yanı sıra turistik açıdan da önemli bir yer.
Antik dönemin birçok bilgin, mimar, heykeltıraşının yetiştiği Aydın’a gelenler, kentteki turlarına tarihi Tralleis Antik Kentini gezerek başlayabilirler.
Aydın’dan yola çıkıp deniz keyfini yaşamak isteyenler, meşhur çöpşiş tesislerine gidebilmek için otobanın dışına çıkarak 30 kilometre ilerideki Ortaklar beldesinde kısa bir mola vermeliler.
Aydın’dan yola çıkarak Kuşadası’nı gezmek isteyenlere Çamlık mevkindeki Türkiye’nin tek ”Buharlı Lokomotif Müzesi”ni görmeleri önerilir. Müzenin ardından Kuşadası’na Atatürk Yolu’ndan gidecek tatilciler, 20 kilometre sonra Türkiye’de turizmin başladığı Kuşadası’na ulaşabilir.
Mavi Bayraklı Pigale, Kadınlar Denizi, Güvercinada, Yavansu ve Aslanburnu plajlarında deniz keyfi yapacak tatilciler, Avrupa’nın en büyük su parkında rafting yapabilir, deniz canlılarıyla yüzebilir, yapay nehirde timsahları izleyebilir.
Kuşadası denizi ve güneşi, çarşısı, kalesi, diskoları, otelleri, su parklarıyla her kesime hitap edebilen tatil yörelerinden. Kuşadası’nın gezilmesi gereken bir yeri de Güzelçamlı Milli Parkı.
İlçeye 30 kilometre mesafedeki bu park, hem kumsal, hem taşlık, hem ikisi bir arada olmak üzere 3 ayrı koydan oluşur ve tertemiz deniziyle misafirlerine eşsiz güzelliğini yaşatır.
Tatilciler, Milli Park çıkışındaki Zeus Mağarası’nda da sıcak yaz günlerinin en serin dakikalarını yaşayabilirler.
Kuşadası’na 15, Davutlar beldesine 4 kilometre mesafedeki Değirmen Restoran da Kuşadası’na tatile gelenlerin vazgeçemedikleri doğa harikası bir yer olarak bilinir.
Aydın’ın turizm merkezlerinden Didim’deki Altınkum Plajı, görenleri hayrette bırakacak kadar güzeldir.
Gün batımının en canlı görülebildiği Altınkum Plajı’ndan başlayarak 53 kilometrelik sahil şeridinde hemen hepsi kumsal olan çok sayıda koyu görebilecek tatilciler, günün yorgunluğunu Apollon Tapınağı’nda atabilir.
Apollon, antik dünyanın en büyük üçüncü tapınağı olmasının yanında, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nın mimari ikizi olmasıyla da dikkati çekiyor.
Antik çağın filozoflar kenti Milet, Didim’e 20 kilometre mesafede. Didim’den tatilini sahil şeridini izleyerek sürdürmek isteyenler, Menderes Nehri’nin bir başka eseri, Didim’e 30 kilometre uzaklıktaki Bafa Gölü’nde balık yiyebilirler.
Denizli, tarihi ve turistik yerleriyle tatil tercihinde bulunacaklar için zengin seçeneklere sahip.
Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin kesişiminde yer alan Denizli, tarihi açıdan eski bir yerleşim merkezi. Horozlarıyla ünlü Denizli, zengin bir tarih ve kültüre sahip. Hierapolis ve Laodikeia, Tripolis gibi antik kentleri, kaplıcaları ve dünyada eşi olmayan travertenlere sahip Pamukkale ile Denizli görülmesi gereken bir turizm merkezi.
Ankara, İzmir ve Antalya gibi şehirlerin kavşak noktası olan Denizli’de tatil yapmak isteyenler için farklı alternatifler bulunuyor. Hava ve kara yolu ile ulaşımın mümkün olduğu kent, daha girişten itibaren ziyaretçileri güzellikleriyle karşılıyor.
Kara yoluyla Afyonkarahisar yönünden giriş yaparken ya da hava yoluyla gelirken ziyaretçileri ilk olarak Çardak ilçesinde yer alan Selçuklu eseri Çardak Kervansarayı karşılıyor.
Çardak ilçe merkezinin hemen dışındaki kervansaray, yazıtından anlaşıldığına göre I. Alaaddin Keykubad zamanında, 1230 yılında yaptırıldı.
Çardak’tan Denizli’ye gelirken 30. kilometrede Kaklık Mağarası’nın levhasıyla karşılaşılıyor. Doğal sit alanı olarak belirlenen Kaklık Mağarası, ”Yeraltındaki Pamukkale” diye adlandırılıyor. Mağara, basamaklar halinde havuzları bulunan ve tavanın çökmesi sonucu meydana gelen bloklar üzerinde gelişen beyaz renkli travertenleri ile Pamukkale’nin küçük bir benzeri. Bol miktarda termal suyun bulunduğu mağaranın, berrak, renksiz ve kükürt kokulu suyunun bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor.

  • -AKHAN KERVANSARAYI-

Denizli şehir merkezine gelirken Denizli–Afyon kara yolunun 7. kilometresinde bulunan han, aynı adı taşıyan köyün hemen girişinde yer alır. Anadolu Selçukluları’nın batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Akhan, sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir han.
Denizli’nin 6 kilometre kuzeyinde yer alan Antik Laodikeia Kenti de Pamukkale’ye giderken mutlaka gezilmesi gereken tarihi yerlerden. Afyonkarahisar-Denizli kara yolundaki Pamukkale sapağına döndükten sonra 1 kilometre ileride bulunan Laodikya, Efes’ten sonra 2. büyük antik kent olma özelliği taşıyor.
Kazı çalışmaları devam eden antik kent, İncil’de 7 kiliseden birine ev sahipliği yapması dolayısıyla her sene birçok yabancı turisti ağırlıyor.

  • -PAMUKKALE-

Denizli denince ilk akla gelen Pamukkale travertenleri. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Denizli’nin en önemli turizm bölgesi olan Pamukkale, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan travertenlerden oluşuyor.
Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ne de ev sahipliği yapan Pamukkale ören yerini, tüm güzellikleriyle keşfedebilmek için ziyaretçilerin en az yarım günlerini ayırması gerekiyor. Geniş bir alana yayılan ören yerinde ulaşım zaman zaman nostaljik motorlu araçlarla sağlansa da müze, antik tiyatro ve tarihi yapılarının hepsini görmek için bol zaman gerekiyor. İnsanları güzelleştirdiğine inanılan antik havuzdan hakkıyla yararlanmak için ise 10 günlük bir küre ihtiyaç var.
Ünlü Karahayıt Kaplıcaları da Pamukkale travertenlerinden 5 kilometre ileride bulunan aynı isimli beldede yer alıyor. Karahayıt’taki termal su kaynağı, Pamukkale’deki su kaynağına benzer bir yapıya sahip olmasına rağmen, burada beyaz travertenler oluşturmak yerine aktığı yeri kırmızımsı bir renge bürüyerek süslemiş.
Pamukkale termal kaplıcalarının bir kolu sayılan bu kaplıcaların, kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma-siyatik, deri sinir, lumbago gibi hastalıklarla uyuz, sivilce, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Belde, aralarında 5 yıldızlı otellerin de yer aldığı büyüklü küçüklü çok sayıda konaklama tesisi ile bölgenin önemli konaklama merkezlerinden.
Karahayıt’ta dinlendikten sonra Denizli’nin batısından geziye devam etmek isteyenler İzmir yolundaki Sarayköy ilçesindeki termal merkezleri ziyaret edebilir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da tercih ettiği Sarayköy’deki kaplıcalar da hem tatil yapıp hem de şifa bulmak isteyenlerin tercih edeceği yerlerden.
Tripolis Antik Kenti ise Denizli merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Buldan ilçesi, Yenicekent beldesi ile Menderes Nehri arasındaki yamaç üzerinde kurulu. Tripolis, batıya ve kuzeye açılan vadilerle Ege’ye, güneydoğusundaki Çürüksu Ovası ve vadileri ile İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı bulunan antik kentlerden birisi. Kentin güneyinde Çürüksu Vadisi’nde kurulmuş çağdaşı Laodikeia’ya 30 kilometre, Hierapolis’e ise 20 kilometre uzaklıkta.
Honaz Dağı, Denizli’nin Honaz ilçesi sınırları içinde yer alıyor ve Ege Bölgesi’nin en yüksek dağı olarak kabul ediliyor. Milli parkın ana özelliğini, Ege Bölgesi’nin en yüksek dağı olan ve 2528 metre yüksekliğe sahip Honaz Dağı ve bünyesindeki kaynaklar oluşturur.
Denizli’ye 70 kilometre, Güney ilçesine ise 20 kilometre uzaklıktaki Güney Şelalesi, birinci derecede SİT alanı ve genel sıralamada Türkiye’nin 23′üncü doğa harikası. Büyük Menderes’e yaklaşık 20 metre yüksekten dökülen şelalenin kireçli suyu sayesinde şelale yatağında kalker basamaklar oluşmuş.
Binlerce yıllık dokuma kültürüyle ünlü Buldan’daki 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı şehir dokusunu günümüze yansıtan 150′ye yakın ev de restore edilerek turizme kazandırılıyor. Görenleri hayran bırakan bu evler, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Safranbolu evleri gibi tarih kokuyor. Buldan, Denizli’ye 46 kilometre uzaklıkta.

  • -ŞEHZADELER ŞEHRİ MANİSA-

Tarihteki adı ”Magnesia” olan Manisa, ”Şehzadeler şehri” olarak da biliniyor. Manisa, sadece Osmanlı şehzadelerinin kenti olmasıyla değil, her derde deva olduğuna inanılan şifalı mesir macunu, çekirdeksiz Sultaniye üzümü, yeşil sevdalısı ”Manisa Tarzanı” ve damaklarda unutulmaz tat bırakan kebabıyla da tanınıyor.
Merkezde ve ilçelerinde sayısız tarihi eser bulunan Manisa, Mimar Sinan’ın Ege Bölgesindeki tek eseri olan Muradiye Camisi ve Külliyesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Mesir macunu saçımı yapılan tarihi Sultan Camisi ve Külliyesi de şehir merkezinde öne çıkan belli başlı tarihi eserler arasında yer alıyor.
Kent merkezindeki Bereket Tanrıçası Kybele, Ağlayan Kaya (Niobe), Yeni Han, Rum Mehmet Paşa Bedesteni, Manisa Kalesi ise kenti yakından tanımak isteyenlerin öncelikli olarak görmesi gereken yerler listesinde ilk sıralarda alıyor. Tarihi MÖ 8. yüzyıla kadar giden Aigai, Herodot’nun bahsettiği Batı Anadolu’daki 12 Aiol kentinden biri olarak biliniyor.
Manisa, 469 yıldır kesintisiz şekilde yapılan mesir şenlikleriyle dünyada eşi bulunmayan bir geleneği yaşatan bir kent. Mesir macunu, ilk olarak 16. yüzyılda meşhur hekim Merkez Efendi tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan için hazırlandı. Merkez Efendi’nin 41 çeşit baharattan hazırladığı şifalı macunla sağlığına kavuşan Hafsa Sultan’ın isteği üzerine, halkın da bu macuna erişebilmesi amacıyla 469 yıldır mesir şenlikleri düzenleniyor.
Manisa’nın yeşil görünümünde büyük emeği olan ”Manisa Tarzanı” Ahmet Bedevi’yi anlamak, yaşadığı yer olan Manisa Spil Dağı eteklerindeki kulübesini görmeden Manisa’dan ayrılmamak gerek.
Manisa’yı keşfe çıkanlara, doğal ve tarihi güzellikleri gezdikten sonra, dinlenmek için bir Manisa kebapçısına oturmaları, üzüm şırası eşliğinde odun ateşinde pişen köftelerin tadına bakmaları önerilir.
Yenilen yemek üzerine tarihi Yeni Han’a özgü ”Cilveli Kahve”, Ayn-ı Ali Türbesi bitişiğinde yer alan Ayn-ı Ali Çay Bahçesi’nde de ”Sultan Çayı”, Manisa’ya gelenlere tavsiye edilebilecek içecekler arasında yer alıyor.
Manisa merkezde, fazladan birkaç gün daha kalabilecek ziyaretçiler, Çeşnigir, İvaz Paşa, İbrahim Çelebi, Hüsrev Ağa, Lala Paşa, Karaköy, Göktaşlı, Ayn-ı Ali, Derviş Ali, Nişancı Paşa camileri, İlyas Bey Mescidi, Revak Sultan, Saruhan Bey, Yedi Kızlar, 22 Sultanlar türbeleri, Sinan Bey Medresesi, Darphane, Molla Şaban Sıbyan Mektebi, Dere, Karaköy, Hüsrev Ağa, Alaca hamamlarını görebilir.

  • -SARDES ANTİK KENTİ-

Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Sart beldesindeki Sardes Antik Kenti ve yöresi, 5 bin yılı aşkın süredir çeşitli yerleşimlere sahne olmuş. Batı Anadolu’daki yedi önemli kiliseden biri olarak anılan Sardes, dini açıdan da öneme sahip. Tarihte devlet güvencesinde paranın basıldığı ilk yer olarak bilinen Lidya Devleti’nin başkenti Sardes, tarım, hayvancılık, ticaret ve Sart Çayı’nda yapılan altın madenciliği sayesinde zengin bir kent olarak tanınıyor.
Kula ilçesinde ise Kula evleri görülmeye değer eserler arasında. Kula, sivil Osmanlı mimarisinin özellerini taşıyan, genellikle 18. ve 19. yüzyıl yapısı evleriyle ünlü, görülmeye değer açık hava müzesi görünümünde. Türünün özgün örneklerini oluşturan, dar sokaklar boyunca sıralanmış evlerde ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmış. Daha çok iki katlı, cumbalı ve saçakları süslemeli olan evlerin hepsinde, yüksek duvarlarla sokaktan ayrılmış birer avlu bulunur.
Spil Dağı 1969 yılında milli park ilan edildi. Park arkeolojik ve mitolojik özelliklerinin yanı sıra, dağcılık sporuna uygun ve önemli bir rekreasyon alanı. Mitolojide Kybele, Niobe, Tantalos ve Pandereos ile ilgili öykülerde adı geçen Spil Dağı’nın eteklerinde Tantal Kalesi kalıntıları, bereket tanrıçası Kybele’nin rölyefi, Niobe Ağlayan Kaya ve Bizans Dönemi’nden kalma Magnesia Kalesi’nin kalıntıları yer alıyor.
Dağın en ünlü bitkisi, kümeler halinde yetişen Manisa lalesi. Bu lale türü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a götürüldü ve bir döneme adını verdi.
Türkiye’deki termal tesis yatak kapasitesinin üçte birine sahip Afyonkarahisar, sağlık ve eğlenceyi bir arada yaşamak isteyenlerin ilgi odağı oluyor.
Afyonkarahisar’daki termal tesislerdeki doluluk oranı, her mevsim yüzde 60′ların üzerinde seyrediyor. İldeki termal tesisler, romatizma, eklem bozuklukları, çocuk felci, solunum yolları ve kalp hastalıklarının da arasında bulunduğu birçok rahatsızlığın tedavisine yardımcı oluyor.
İkbal ve Oruçoğlu termal tesisleri, sporcu kampı ve rehabilitasyon hizmeti veriyor. Afyonkarahisar-Eskişehir kara yolunun 20. kilometresindeki Gazlıgöl Termal Tesisleri’nde de otel, motel ve pansiyonlarda konaklama olanakları sunuluyor. Ömer Termal Tesisleri ve Gecek Termal Tesislerinde Türk hamamı ve olimpik yüzme havuzları bulunuyor. Devremülk hizmeti de verilen tesislere daha çok yabancı turistler ilgi gösteriyor.
Sandıklı ilçesinde belediyenin işlettiği Hüdai Termal Tesislerinde, dünyaca ünlü çamur banyosu ve Türk hamamının yanı sıra yüzme havuzu ve spor tesislerinden yararlanılabilir. Heybeli Termal Tesisleri ise cilt hastalığı olanlar tarafından tercih edilen yerlerden.
Afyonkarahisar, coğrafi konumu nedeniyle yüzyıllarca birçok medeniyete evsahipliği yapmış. Ege, İç Anadolu, Marmara ve Akdeniz bölgelerinin geçiş noktasında bulunan Afyonkarahisar, oldukça zengin mutfak kültürüne sahip.
Afyonkarahisarlılar, misafirlerine zülbiye, Afyon kebabı, nohutlu patlıcan musakka ikram ediyor. Tatlı olarak ise kaymaklı ekmek kadayıfı sofralarda eksik olmuyor. Afyonkarahisar yemeklerinde daha çok don yağı ve haşhaş yağı tercih ediliyor. Afyonkarahisar’da yetişen mor patlıcandan ise 21 değişik yemek yapılabiliyor.

  • -YILKI ATLARINI İZLEMEK İÇİN-

Sandıklı ilçesindeki Akdağ ve Sultandağları’nda yaban geyikleriyle yılkı atlarını görmek şansı var. Özellikle Akdağ’daki Koca Yaylası’nda bulunan ve kendilerine insanları yaklaştırmayan yılkı atlarını görmek isteyenlere yanlarında mutlaka bir dürbün bulundurmaları tavsiye edilir.
Ankara’dan Afyonkarahisar tarafına gelenler, Emirdağ ilçesi ve çevresinde yoğurt yemeden geçmemeli. Bayat ilçesinden yöreye özgü kök boyalı kilimlerden alabilecek tatilciler, İscehisar ilçesinde de mermer hediyeliklerden satın alabilirler.
Konya’dan Afyonkarahisar’a gelenler ise Sultandağı ilçesindeki Napolyon kiraz bahçelerinin içinden geçer. Tatilcilere, buradaki kirazlardan tatmaları tavsiye edilir.
Afyonkarahisar’dan Antalya yoluna gidecekler ise Kocatepe Şehitliğine uğrayabilirler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Türkiye’nin gizli cennetleri: Ege-2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BAYRAK FM FORUM :: Hodri meydan-
Buraya geçin: