cCc ASİLKURTcCc
Mesaj Sayısı : 814 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: II. ABDULHAMID HAN Cuma Tem. 03, 2009 11:01 am | |
| II. ABDULHAMID HAN | | Osmanli pâdisâhlarinin otuzdördüncüsü, Islâm halîfelerinin doksandokuzuncusudur. Sultan Abdülmecîd'in ikinci oglu olup 1842'de dünyâya gelmistir.Genç yasta dînî ve fennî ilimleri mükemmel bir sekilde ikmâl etti. Sâzeliyye tarîkati seyhi Mehmed Zâfir Efendi ve Kâdiriyye tarîkati seyhi Ebu'l-hüdâ Efendi'den feyz alarak zâhirdeki dirâyetini, mânevî bir kemâl ile de tâçlandirmistir.Daha genç yasta zekâsi ve siyâsî kâbiliyetleriyle temâyüz etmis bulundugundan amcasi Sultân Abdülazîz Han, Misir ve Avrupa seyâhatlerinde O'nu da yaninda götürmüstü.Çok nâzik idi. Herkesin gönlünü almasini bilirdi. Fevkalâde bir zekâ ve hâfizaya sâhibdi. Bir defa gördügü veya sesini isittigi kisiyi aslâ unutmadigina dâir kaynaklarda sayisiz misâller vardir. Alman birligini kurmus olan Prens Bismark rivâyete nazaran:"Dünyâda yüz gram akil varsa, bunun doksan grami Abdülhamîd Han'da, bes grami bende, kalan bes grami da diger dünyâ siyâsîlerindedir..." demistir.O'nun en büyük talihsizligi, devleti çok kötü sartlar altinda eline almis olmasidir. Buna ragmen hiç yilmadan, bikmadan müthis bir zekâ, sabir ve büyük bir mahâretle devleti, otuzüç sene ciddî bir kayba ugratmadan idâre etmistir.Sultân Abdülazîz merhûm gibi büyük masraflari ve dis borçlanmayi mûcib olan harpçi bir siyâset takibi yerine, gelisen sanayî hareketleri dolayisiyla batida temâyüz etmis bulunan iki devleti karsi karsiya getirmek ve onlarin menfaat çatismalarini tahrîk ederek ülkeyi -âdetâ- bir sirat köprüsü üzerinde yürütmek, O'nun siyâsetinin temel esasi olmustur. Bu sulhçu siyâsetin neticesinde yeni askerî yatirimlarin masrafindan kat'an nazar dis borçlarin 300 milyon altindan, 30 milyona indirilmesi saglanmistir. Abdülhamîd'in Almanlar'i Ingiliz siyâsî emellerine karsi mâhirâne bir sûrette kullanmasinin çok çesitli ve parlak tezâhürleri vardir. Medîne demiryolu imtiyâzinin Almanlar'a verilmesi ve stratejik bir mevkî olan Akabe'nin onlarin yardimiyla Ingilizler'den kurtarilmasi, bunun târihte en tipik bir misâlidir. Abdülhamîd Han, 93 Harbi felâketinden aldigi dersle gayr-i mütecânis ve devleti parçalamaya sürükleyebilecek cereyanlarin müsâhede edildigi Meclis-i Mebûsân'i böyle bir felâkete mânî olabilmek için 1878'de süresiz olarak kapatmistir. | |
|